ALAY ETMEK (07.09.2022)


Figen ALTINDİŞ
ALAY ETMEK (07.09.2022)

 

Sevgili dostlar,

Yüce Rabbimiz Hucurât Suresi’nin 11. Ayetinde bizlere şöyle buyuruyor; “Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir” Yine Rabbimiz Hümeze Suresi’nin ilk ayetlerinde ‘’Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay haline!’’ buyuruyor.

Alay etmek sözlüklerde birinin, bir şeyin ya da bir durumun eksik, kusurlu, gülünç vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapmak anlamına gelir ve geçmişten günümüze hiç eskimeden modası geçmeden kullanılagelmiş, insanları toplum nezdinde itibarsızlaştırma yöntemlerinden biridir. Araştırmacılar tarafından insanları bu davranışa iten birçok sebep tespit edilmiştir. Kibir ve kıskançlık gibi duygular, kişinin kendi eksiğini kapatma ve kendisini ön plana çıkarma arzusu, hatta bazen de sadece eğlenme veya başkalarını eğlendirme isteği bunlardan bazısı. Alay edilen kişi açısından bakıldığında ise içinde bulunulan duruma karşılık gelen duygular mahcup olma, utanma ve dışlanmadır. İnsan için yaşadığı toplum içinde en büyük öneme sahip durumlardan biri takdir edilmek ve değer görmek iken alay edilmek sureti ile küçük görülüp değersizleştirilmek insanlık onurunu zedeleyen bir durumdur. Bu sebeple alay etmenin her çeşit ve şekli bizim dinimizde yasaklanmıştır. Bir kimsenin sözünü veya davranışını kusurlu görmek ve bunlarla dalga geçmek, insanların dış görünüşleri ile yahut kişilik ve karakter özellikleri ile ve yahut inançları ile alay edip eğlenmek hep bu kapsamdadır ve dinimizde kişinin kişiye uyguladığı zulüm olarak değerlendirilir. Güncel söylemde ifade edecek olursak bu bir çeşit şiddettir. Hele ki alay konusu yapılan mesele kişinin başına gelen kötü hadiseler ve musibetler ise bu Takdir-i İlahi’ye dokunan bir durumdur. Sevgili Peygamberimiz bu konuda bizleri şöyle uyarıyor; ‘’Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme. Sonra Allah ona merhamet edip seni o şeyle imtihan eder’’ (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 54) , “Kim müslüman kardeşini işlediği bir suçtan dolayı ayıplarsa, kendisi de o suçu işlemeden ölmez.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 53) Kuran-ı Kerim bizlere birçok peygamberin yukarıda saydığım benzer birçok sebeple kendi toplumları içinde alay ve aşağılanmalara maruz kaldığını bildiriyor. Yine biliyoruz ki Mekke müşrikleri de Peygamber Efendimize karşı besledikleri haset, kıskançlık, kibir gibi duygular sebebiyle onu alay konusu yapmışlar, mecnun ve büyücü gibi yakıştırmalar ile itibarsızlaştırmaya çalışmışlardır.

Bizim dinimiz insanın hak ve hürriyetini, haysiyet ve şerefini koruma üzerine bina edilmiştir. Müslüman toplumlarda ilişkiler samimiyet üzerine kurulur. Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kimsenin insanları alaya alması, eğlence ve nükte konusu yapması kabul edilemez. Şunu da ilave etmek isterim ki içinde bulunulan toplumun sanal veya gerçek olması durumu değiştirmez. Günah yine aynı günahtır.

 Figen ALTINDİŞ

Din Hizmetleri Uzmanı

 

 

 

 

 



Bir Yorum Yaz




Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.