SAYMAK


Figen Altındiş
SAYMAK

Sevgili dostlar,

Bu hafta sizlere hepmizin kulağına çokça aşikar,diline tanıdık, neredeyse iletişim ile ilgili her cümlemize otomatik olarak ekleniveren bir kavramdan; saygıdan bahsetmek istiyorum. Saygı kelimesinin arapça karşılığı ‘ihtiram’dır. İhtiram haram kökünden türemiştir ve yasaklı, sınırlı bölge anlamına gelir. Izinsiz girilmeyen, sınırları olan bölgedir. Yüce Kitabımız Kur’an’da Allahü Teala, emir ve yasaklarının koyduğu sınırlar olduğunu ve bu sınırlara saygısızlık edip yasakları çiğnemenin haddi aşmak, Allah’ın sınırını tanımamak olduğunu bizlere defalarca hatırlatır. Toplum olarak neredeyse hepimizin saygı denilince zihninde tasavvur ettiği el pençe divan durmak olsa da, saygı bundan çok daha fazlasıdır ki eğer böyle olsaydı, yüzeysel, zamansal, göstermelik bir ritüel olmanın ötesine geçemezdi.

Saygının tam olarak başlangıç noktası saymaktır. Var saymaktır. Yokluğunda bile varlığına saygı duymaktır. Güzel türkçemizdeki saygısızlık edene ‘saymadı’ denilmesi boşuna değildir. Varlığını görüp hakettiği değeri göstermektir. Insanın varlık alemindeki ilk macerası da böyle başlamamış mıdır? Yüce Allah Adem’i yarattı. Onu yarattığı diğer varlıklardan üstün kılan özelliklerle donattı. Daha sonra da meleklere –Ademin önünde saygıyla eğilin (secde edin) buyurdu. İblis kibirlendi. Kendini Ademden daha üstün gördü. Ademi de saygıya layık görmedi.

Saygı söz konusu olduğunda en önemli nokta kişinin kendi yasaklı bölgesini bilmesi, insanların girmesine izin vermediği sınırlarını belirlemesi ve bu sınırları korumayı becerebilmesidir. Yol üzerinde hiçbir işareti ve çizilmiş sınırı olmayan bir tarlaya girmeyi herkes kolayca kendinde hak görebilir. İnsanların bize istedikleri gibi hitap etmesine, konuşmasına, dokunmasına, bizim için özel olanı uluorta anlatmasına gösterdiğimiz bir tepki, koyduğumuz bir sınır yoksa veya biz diğer insanlar için bunlara dikkat etmiyorsak bizim hayatımızda saymadığımız ve de sayılmadığımız durumlar var demektir. Kişinin özünde taşıdığı değeri bilmesi, saygıya değer olmak için veya onun birine saygı göstemesi için insan olmanın taşıdığı değerin yeterli olduğunun idrakında olması da önemli noktalardan bir diğeri. Yine unutmayalım ki saygısızca davranan kötü ahlaklı kimselerle karşılaştığımızda Rabbimizin bize tavsiyesi ‘’selametle’’ deyip geçip gitmemiz, onların yaptığı yanlışa düşüp aynı üslup ile onlara cevap vermememizdir.

Saygı bazen bir duruş, bazen nezaket bazen de haddini bilmektir. Bazen başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusudur. Yaşlının yaşlılığına, kutsalın kutsallığına, güzelin güzelliğine duyulan sevgidir. Bazen özen göstermek bazen de ölçülü olmaktır. Kültürel ögeleri içinde çokca barındıran bir kavram olduğu için bizden sonraki nesillere aktarmakla yükümlü olduğumuz en temel ahlaki yükümlülüklerimizdendir. Bu yönüyle yalnızca bugünümüzle ve bizimle ilgili olmanın da ötesinde bir değerdir.

Müslüman toplumun bireyleri kendi sınırları olan, birlikte yaşadığı insanların da sınırlarını hakkıyla koruyan kimselerdir. Yaratılmış bütün mahlükata saygılıdır.

Figen Altındiş

                                                                                                                                           

 

 



Bir Yorum Yaz




Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.