ŞEYTAN


Sevgili dostlar,
ŞEYTAN

 

Ünlü Çinli komutan, filozof ve aynı zamanda bilge bir asker olan ‘’Sun Tzu’’ ya atfedilen ünlü bir söz vardır. ‘’Eğer sadece kendini tanır düşmanını tanımazsan, belki kazanabilirsin. Eğer kendini de düşmanını da tanımıyorsan kaybetmeye mahkûmsun. Eğer hem düşmanını, hem kendini iyi tanırsan zafer mutlaka senindir.’’ Son günlerde bir sosyal paylaşım sitesinde bu söz karşıma çıkınca ben de sizlere bu hafta, insanın ebedi düşmanı Allah’ın rahmetinden kovulmuş ve hatta lanetlenmiş, bir varlık olan şeytandan bahsetmek istedim.

İnsan ile şeytanın serüveni kadim bir hadiseyle başlar. Bu hadiseyi Kur’an bizlere birçok ayet-i kerimede anlatır. ‘’Andolsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem'e secde edin! diye emrettik. İblis'in dışındakiler secde ettiler. O secde edenlerden olmadı. Allah buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi. Allah: Öyle ise, İn oradan! Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık! Çünkü sen aşağılıklardansın! buyurdu. İblis: Bana, (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver, dedi. Allah: Haydi, sen mühlet verilenlerdensin, buyurdu. İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın. Allah buyurdu: Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım! (Araf/11/18/) İblis aslında cinlerden bir varlıktır ve tıpkı insanlar gibi Allah’a kulluk etmesi için yaratılmıştır. Ancak insan gibi şerefli bir varlığı çekememiş,  bu hadiseden sonra iblis artık Şeytan olmuştur. Kibri ve yaptığı yanlıştaki inadı ona sahip olduğu bütün nimetleri kaybettirmekle kalmamış aynı zamanda ebedi kötülüğün simgesi olmuş, işlediği büyük günahın faturasını yine insana kesmiş, insanı ezeli düşman edinmiş, o günden sonra bütün çabası insanı da şeytanlaştırmak üzerine olmuştur.

 

İnsan için şeytan düşmanının en kuvvetli yönü, insanın bütün zaaflarını, hırslarını, bitmek bilmeyen arzularını çok iyi biliyor olmasıdır. Bu zaafları kullanarak insana vesveseler verir. Ancak sahip olduğu tek silah da yine bu vesveselerdir. Bunun dışında onun gerçek bir gücü yoktur. Rabbimiz bizleri Kur’an’da şeytanın her türlü hilesine karşı uyarmış, bu hilelere karşı uyanık olmamızı istemiştir. Onun en etkili kandırma yöntemlerinden birisi, batıla hak kılıfı giydirmesi, hakkı da batıl gibi göstermesidir. Yine Rabbimiz Allah"a ve âhiret gününe inanmayıp gösteriş için mallarını insanlara verenlerin şeytanın arkadaşları olduğunu, israf ederek saçıp savuranların şeytanın kardeşleri olduğunu, içki, kumar, putlar ve fal oklarının şeytanın pis işlerinden olduğunu, şeytanın pisliğe ve pis olan şeylere hevesli olduğunu, çirkin işleri süsleyip güzel göstererek insanları harama sürüklediğini, özellikle de ibadet esnasında verdiği vesveselerle müminlerin Allah’a karşı görevlerini hakkıyla yerine getirmelerine mani olmaya çalıştığını bize bildiriyor.

Bütün bu uyarıların yanında Yüce Rabbimiz insanı akıl, irade, basiret gibi meziyetlerle donatmış bu kabiliyetlerini kullanan hiç biri kulu, şeytanın kendini içine attığı tuzağa yanında sürükleyemeyeceğini bildirmiştir. Rabbim cümlemizi şeytanın tuzaklarına düşmekten muhafaza eylesin.

 

Etiketler:


Bir Yorum Yaz




Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.