TÜKETEREK TÜKENMEK


Sevgili dostlar,
TÜKETEREK TÜKENMEK

 

İnsanlığın M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren parayı bir değişim aracı olarak kullandığı kabul ediliyor.  İnsanlık bu icat ile ihtiyaç duyduğu her türlü mal ve hizmeti bir üçüncü mala ihtiyaç kalmadan satın alabilir ve tüketebilir oldu. İnsan tüketmeyi öyle çok sevdi ki tüketim olgusu insanlığı kapitalizm ile tanıştırdı. Kapitalist dünyada insan emeğini para için satar ve kazandığı para ile daha çok tüketebilir oldu. Ancak insanlık içine düştüğü kısır döngüyü yeni yeni görür oldu.

Amerikalı bir sosyolog olan T.B. Veblen daha 1800’lerde ‘’leisure class’’ diye bir kavram ortaya attı. Türkçeye ‘’dinlence sınıfı’’ diye çevrilen bu kavram yegâne amacı hoş vakit geçirmek ve tüketim sayesinde toplumsallaşmak olan bir sınıfı kapsar. Bu sınıf insanları asalak bir zümredir çünkü üretmezler aksine nesneleri, simgeleri, kavramları ve ilişkileri sürekli tüketirler. Tüketim onlar için bir statü ve iktidar meselesidir. Bugün yaşadığımız dünyaya dikkatlice baktığımızda görüyoruz ki Veblen’in tarifindeki sınıfı içine alan küme o kadar genişledi ki neredeyse hepimizi içine alıverecek. Dinlenirken, eğlenirken, sevinirken, üzülürken hayatın her anında tüketir olduk. Tükettiklerimiz üzerinden değer görür kendimizi sahip olduklarımız üzerinden tanımlar olduk. İhtiyaç ile istekleri birbirine karıştırdık, sonsuz arzu ve isteklerimizi ihtiyaçlarımız zanneder olduk. Hâlbuki tüketmek yaşamak için bir araçtı biz tüketmek için yaşar olduk. Tükettiklerimiz bize atıklar olarak geri döndü. Atıklar dağlarımızı, denizlerimizi kapladı ayaklarımıza dolanıp bizleri tüketir oldu.

Yüce kitabımız Kur’an her konuda olduğu gibi bu konuda da bize sınırlarımızı bildiriyor. “Onlar harcadıkları zaman ne savurganlığa saparlar, ne de cimrilik ederler. Harcamaları, bu ikisinin arasında dengeli olur.” (Furkan/67) “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.’’ (İsra/29) “ Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. “Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir”(İsra/26/27)  “Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.” (Maide/87) “Kibirsiz ve israf etmeden yiyiniz, içiniz, giyiniz ve sadaka veriniz.”(Buhari/Libas)

Müslümanın tüketirken birinci derecede önceliği helal olanı tüketmektir. Müslüman haram olan, harama götüren yahut harama vesile olan hiçbir mal ya da hizmeti satın alıp tüketmez. Tüketirken israf etmez. Harcamaları ne gelirinden çok fazladır ne de zenginliğinin çok altındadır. Seçimlerini akli, ahlaki ve iktisadi ölçüler çerçevesinde belirler. Kendisi tüketirken başkalarının aç olmasına razı olmaz. Mutluluğu tükettiklerinde aramaz. En azıyla yetinmek gibi bir mecburiyeti yoktur ancak, sonsuz ve sınırsız tüketme hakkı olmadığını, tükettiği her ne ise onun da yeryüzünde bir gün tükeneceğini bilir. Yönlendirilerek reklamların etkisiyle tüketmez. Moda veya marka olanı değil ihtiyacı olanı tüketir. Malını, zamanını, sağlığını, Allah’ın ona tüketmek için bahşettiği her nimeti hayırda kullanmayı diler. Tükettiği her nefeste Rabbini hatırlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

   

 

Etiketler:


Bir Yorum Yaz




Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.