İYİLİK NEDİR?


Figen Altındiş
İYİLİK NEDİR?

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(sav) bir gün Mescidi Nebevi ’de ashabı ile sohbet ediyordu. Sahabe-i Kiramdan Vâbisa anında bir zat kalabalığı yararak peygamberimizin yanına yaklaşmaya başladı. Resûl-i Ekrem durumu gördüğünde etrafındakilere,  Vâbisa’yı rahat bırakın, yâ Vâbisa yaklaş diye buyurdu. Resûl-i Ekrem"in yanına geldi, önüne oturdu, dizlerini onun dizlerine değdirdi. Allah Resûlü, Ey Vâbisa! Sormak için geldiğin soruyu ben mi söyleyeyim yoksa sen mi sorarsın diye sordu. Anlaşılan, Vâbisa"nın merak ettiği soru Allah Resûlü’nün de kulağına gelmişti. Vâbisa, “Siz söyleyin.” dedi. Allah Resûlü“İyilik ve kötülüğün ne olduğunu sormaya geldin, değil mi?” buyurdu. Vâbisa, Evet, seni Hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki başka değil sadece bu soru için buraya geldim.” cevabını verdi. Bunun üzerine Allah Resûlü üç parmağını birleştirip Vâbisa"nın göğsüne vurarak, “Sen fetvayı kendinden iste, sen fetvayı kalbinden iste, ey Vâbisa buyurdu. Ardından da şunları ilâve etti:  İyilik, gönlünü huzura kavuşturan ve içine sinen şeydir; kötülük ise insanlar sana fetva verseler bile, gönlünü huzursuz eden ve içinde kuşku bırakan şeydir.

 Zaman zaman Vâbisa(a.s)’ın peşine düştüğü bu soru hepimizin aklını meşgul ediyor. Bazı zamanlarda benim yaptığım bu şey kötülük müdür? Yahut bu yaptığım iyi bir şey midir? Diye kendi kendimizi sorgularken buluveriyoruz. İyiliğin ne olduğunu bulma arayışında, egoları şişirilmiş, dünyanın merkezinde konumlandırılmış, her şeyin kendi menfaatine hizmet etmesi için var olduğuna inandırılmış modern zaman insanının işi her zamankinden daha zor.

Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de bizlere iyiliğin farklı mertebelerine karşılık olarak gelen birkaç kavram bildirilmiş. Birr, ihsan, hasene, maruf gibi. Bu kavramların zıddı olarak da şer ve münker kavramlarının kullanıldığını görüyoruz. ‘’Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.’’(Ali İmran) Rabbimiz insanın kurtuluşunun da insanları iyiliğe çağırmasında kötü olandan sakınıp sakındırmasında olduğunu bildirilmiş yalnızca iyilik yapanlar değil iyiliği insanlar içinde yayanlar da olmamızı istemiştir.

 

Bizim dinimizde iyilik incitmeden yardım edebilmektir. Etrafında olan küçük büyük herkese güven vermek insanları emniyette hissettirmektir. Yargılamamak, yormamak, insanları zora sokmamak, kötülük yapabilecek her türlü imkâna sahip iken kötülüğü yapmaktan vazgeçmek iyiliktir. Hz. Yusuf gibi intikam almaya kadir iken affetmek iyiliktir. Menfaat peşine düşmeden emek vermek iyiliktir. Bildiğini öğretmek iyiliktir. Evladını güzel yetiştirmek iyiliktir.

 

‘’İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş!’’(Fussilet 34) Ayeti kerimede buyrulduğu gibi kendisine düşmanlık edildiğinde bile iyilik yaparak düşmanının dostluğunu kazanabilmek iyiliktir.

İyilik beraberinde mutluluğu getirir. İnsanların sevgisini Allah’ın rızasını getirir. Rabbimiz En’am suresinde bizlere vadediyor: ‘’Kim bir iyilikle gelirse, kendisine bunun on katı vardır, kim bir kötülükle gelirse, onun mislinden başkasıyla cezalandırılmaz ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.’’ Rabbim cümlemize huzuruna iyiliklerle gelmeyi nasip eylesin.

Figen Altındiş

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



Bir Yorum Yaz




Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.