İLETİŞİM


İLETİŞİM

                                                                                                                                  Figen ALTINDİŞ

Din Hizmetleri Uzmanı

 

Söz içimizde olanı dış dünyaya açan, gönlümüzde olanı adeta görünür kılan mucizevi bir anahtar. Söz hazinelerinin anahtarları kendine verilen Sevgili Peygamberimiz(sav) sözlerin en latîfini, en veciz ve en anlaşılır biçimde söyler, konuşurken tane tane konuşur, anlatırken dinleyenler rahat kavrasın diye sözlerini tekrarlardı. Arap yarımadasının bütün lehçelerini bilir muhatabına en uygun lisanda konuşurdu. Yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim de bizlere, hak söz söylememizi, hakkı da güzel söylememizi, söylerken incitici, katı, sert değil yumuşak olmamızı emreder.

İletişimin birçok çeşidinden bahsedilebilir. İnsanlarla iletişime geçme şeklimiz ister sözlü, ister sözsüz, ister yazılı olsun, içeriğinde yalan ve riya bulunan iletişim dinimizde yasaklanmıştır. Dinimiz bize sözü söylerken dosdoğru olmamızı emreder. Sözü eğip bükme, yanlışı doğru, doğruyu yanlış göstermeye kalkma der. Boş, faydasız sözlerden de bizi sakındırır.

Bugün yaşadığımız kalabalık toplumlar içinde hepimizin kıymetli bir hazine arar gibi aradığı işte tamda budur; konuştuğunda sözünden şüphe edilmeyen, kendisine güvenildiğinde kimseyi yarı yolda bırakmayan kimseler. Zan ile konuşmayan, kelimeleri haset ve riya kokmayan, konuştuğunda nefret ve kinden değil şefkat ve kardeşlikten konuşan kimseler.      ‘’ Ant olsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir)’’.(Asr suresi) Akıp giden zamanın içinde Asr’ın tavsiyesine uyabilen, kardeşini, arkadaşını, bütün menfaatlerden arınmış ve sükûnetle dinleyebilen, onu yargılamadan anlayabilen ve sonunda da doğru, hayırlı tavsiyeler verebilen kimseler. İletişimde olduğu kimseye iyi gelen hem kendine hem de çevresine faydası dokunan kimseler.

Peygamber Efendimiz bizlere gerçekte iman etmemiş ancak kendisini insanlara mümin olarak tanıtan münafık kimseleri, yalan söyleyen, emanete ihanet eden, söz verdiğinde sözünde durmayan kimseler olarak tarif eder. Öyle ise gerçek anlamda iman eden kimse yalan söylemediği gibi kendisine emanet edilen söze de hıyanetlik edip başkalarına söylemez.

Allah’ın bize farz kıldığı birçok ibadetin aynı zamanda bizi toplumsallaştırdığını, ibadetin bizatihi bizlere iletişimi öğrettiğini görürüz. Günde beş vakit cemaatle namaz, yaşadığımız çevrenin insanları ile bizi yakınlaştırıyor. Her yıl özlemle beklediğimiz ramazan ilk günden sabır ve sükûnet ortamı getiriyor. Müslüman hac ’da dünyanın her yerinden dili, rengi, ırkı farklı Müslümanla omuz omuza ibadet ediyor, tanışıyor, kaynaşıyor.

  Sevgili Peygamberimiz mümini şöyle tanımlamıştır“Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.”   (İbn hanbel) Ahiret hayatımızın nasıl olacağını bu dünyada yapıp ettiklerimiz belirliyor. Bu dünyada hayırlı insan olmak ise hadisten de açıkça anlaşıldığı gibi diğer insanlar ile olan ilişkilerimizle belirleniyor.    Müslümana yakışan, insanlarla iyi ilişkiler içerisinde olmak ve böylece dünyayı gerçek anlamda yaşanılabilir hâle getirmektir. Zira bunun aksi hem bu dünyada hem de ahirette hüsrandır.

 

 

Etiketler:


Bir Yorum Yaz




Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.